Ülke Seçiniz
Zgjidhni qytetin tuaj dhe vazhdoni argëtimin.
- Türkçe
- English
- Hrvatski
- Shqip
- Deutsch
- Français
- Dansk
- Čeština
Koffi Kwahule
Ngjarje shitjesh
Koffi Kwahule ngjarje shitjeshİstanbul Anadoluİstanbul Anadolu Tickets
WhoIs
BiographyAbengourou’da (Fildişi Sahili) doğdu. Oyuncu, yönetmen, oyun ve roman yazarı eğitimini Abidjan Güzel Sanatlar Enstittüsü, Rue Blanche okulu (Paris’te Fransız Tiyatrosu Sanat ve Tekniği Yüksek Okulu), Sorbonne Nouvelle Paris III (doktora) üniversitesinde tamamladı. 1977’den bu yana yirmiyi aşkın oyun yazmıştır, oyunları bir çok dile çevrilmiştir. “Benim favori yazarım Thelonious Sphere Monk’tur” diyen Kwahulé, oyunlarını yazarken caz müziğinden esinlenmiştir. 2013’te “Edouard-Glissant, çağımızın dikkat çekici sanat eseri” ödülünü almıştır.
Amerika, Kanada ve Fransa'da sahnelenen, 2000 yılında yazılmış oyunu "Big Shoot" Türkçe'ye ilk defa 2013 yılında çevrilmiş olup 2014 yılında TiyatrOPS tarafından sahneye konmuştur. “Bence tiyatro canlıların katıldığı bir cenaze törenidir. Boşuna “canlandırmak” demiyoruz (...) Sanırım tiyatronun tek bir gerçek işlevi var. Ölüm korkusunu ortaklaşa yaşayan canlılar olduğumuzu hatırlatmak.” diyen Koffi Kwahulé ve çağdaşlarının öncüsü Sony Labou Tansi’ dir. Bu yazarların ortak özellikleri çoğunlukla yazım formlarını, fransızca dilini tamamen bozmak, yani kuralları yıkmak olmuştur. Çünkü bu dil, sömürge ülkelerine zorla benimsetilmiştir ve bunu değiştirmek yazarlar için bir kavga, bir özgürlük savaşı, bir dönüşüm meselesi haline gelmiştir. Koffi Kwahulé: “Dile boyun eğmemek için, onu farklı tınlatmam gerekti. Başka bir iletişim kurma şeklini, müzikal bir anlatımda buldum. Bu da benim baş kaldırma şeklim.” Bu kuşak yazarlar “ötekiler tarafından tanımlanmaya müsade etmemek” için savaşmışlardır. Kwahulé’nin bahsettiği “ bağımsızlığın korkunç çocukları”, “uzaylı jenerasyon”, bilinmeyeni (saklı olanı) parçalayıp dünyanın önüne attığı anda, Frankenstein Sendromu’nu tetiklemiştir. Koffi Kwahulé oyunlarında caz müziğinin etkisini şöyle açıklıyor: “Başlangıçta, yazarken derdim hep hikayenin anlaşılması olmuştu ve Caz ile tanıştığımda, müzisyenlerin bunu (hikaye anlatımını) farklı bir yol ile anlattığını fark ettim (...) Caz müziğinde var olan “temayı tamamen dağıtma” durumunu keşfettim. Bir şarkıyı bir kaç müzisyen bambaşka versiyonlarda çalabiliyordu (...) Bu “dağıtılmış tema” sırrını nasıl yazıya geçirebileceğimi düşündüm. Bugün giderek daha az hikaye odaklı yazıyorum tabi buna rağmen zaten sonunda bir hikaye ortaya çıkıyor. Önceden hikaye belirleyerek yazmanın siyah ırk için felsefi açıdan imkansız olduğunu anladım. Çünkü tarihim bana diyor ki, hiçbir şey kesin değildir, her şey yıkılıp tekrar yapılanabilir. Siyah olarak derimin altında biliyorum ki hiçbir şey kesin değil. Yarın Eyfel Kulesi yok olsa buna şaşırmam. Dünya Ticaret Merkezi’nin bir göz kırpımında yok olacağını kim tahmin ederdi? Yazarken doğaçlama gelişen şeyleri, itki ile, önceden hazırlanmamış şeyleri tercih ediyorum. Benim yazımım dengesiz bir yazımdır...”