Bir De Ben Anlatıyım

Bir De Ben Anlatıyım Tiyatro Oyunu
 

‘’Hayatın Anlamı ya da Anlamsızlığı Üzerine bir Gülmece’’

Yaş Sınırı: 12+

‘’Umudun en sevdiği gün yarındır’’ ile ‘’ Tembellerin iş günü yarındır’’ arasında kalan bir aktörün pandemiden günümüze kadar hayatında biriktirdiği birbirinden komik hikâyelerden oluşan muzip performans mizah severlerle buluşuyor. Birçok tiyatro, dizi ve film projesinde aldığı rollerdeki güçlü oyunculuğu ile  kendinden söz ettiren Ahmet Akın Canalioğlu, bu defa samimi, içten epeyce absürd bir dünyayı sahneye taşıyacak. Kurgusu tartışmaya açık olan o dünyada da seyircilerin karşısına ‘’Sadece Ahmet’’ olarak çıkacak. 

‘’Nehirler Aktı Geçti… Kurudu Vakti Geçti… Nice Han Nice Sultan Tahtı Bırakıp Geçti… Dünya Penceresinden Her Gelen Baktı Geçti demiş Yunus Emre. Ne de güzel demiş öyle’’  diye başlayacağı tek kişilik gösterisinde ona ayırdığınız süre boyunca sizlere küçüminnacık hikâyelerini anlatıp açısız bakışlarıyla ve birbirinde özel sürprizleriyle izleyenleri nostaljik duygulara sürükleyecek.   

Ahmet; bir aktörün konservatuardan mezun olduktan sonra profesyonel kariyerini inşa ederken yaşadıklarını, şans ve şanssızlık kavramlarıyla tanışmasını; o kavramları kabullenme ya da kabullenmemesini,  mücadele ve pes edip etmeme arasında kalmasını yani muğlaklıklarındaki yaşadıklarını kısacası hayatın anlamı ya da anlamsızlığı üzerine olan biten ne varsa kurduğu sahne üstündeki dünyasında seyircilerle paylaşırken onlara ‘’iyi de tüm bunlardan bize ne’’ dedirtmeyeceği muzip bir dâhil oluş yaşatacaktır. 

Seyircilerin de katılımıyla izahı olmayan şeylerin mizahının yapılacağı interaktif bir komedi ‘’Bir de Ben Anlatayım’’ mücadele, ön yargılar, iddia ve yapay zekâ gibi üst başlıklı illallah hikâyelerinin toplamıdır. 

Senaryosunu Caner Doğruyol’un yazdığı ve Ahmet Akın Canalioğlu’nun hem yönetip hem oynadığı                       ‘’ Bir de Ben Anlatayım ’’ komedinin tüm enstrümanlarını kullanarak günümüz koşullarında ayakta kalmak ve çağa ayak uydurmak için girişilen orijinal ya da kimisine göre marjinal ama aslında ‘’boşların boşu… güneşin altında değişen bir şey yok’’ kafasındaki dünya için komik mücadeleleri ele alıyor.

İnsan illa ‘’umut düş kırıklığına uğratmaz’’ ile ‘’İyilikten zarar gelmeyeceğini öğretirler de arkanızdan enayi denilmeyeceğini öğretmezler’’ arasında kalmalı mıdır?  Ula yoksa dünya ara kat değil de bir kaçak kat mıdır?’’

Onca şeyden sonra ula dedim aslolan nedir? Af ediyorum diyebilmekte midir sır yoksa affetmemekte mi? Seni seviyorum diyebilmekte midir coşkuyla, hayat enerjisini dinç tutmanın, umutla nefes alabilmenin yolu? Hatanı tespit edip aynı hatayı yapmamak için kendinle mücadele etmekte değil midir veyahut! Nedir aslolan?’’ derken mevzu; ‘’ baba sen en iyisi ‘’Hayatın Anlamı ya da Anlamsızlığı Üzerine bir Gülmece’’ yazdır da oyna. Anlat dilin döndüğünce gelenlere… Onlar desin diyeceğini de sen öğren onlardan. Bu arada da belki para kazanırsın’’ mevzusuna dönüverdi.