Ölü Fotoğrafçısı Tiyatro Oyunu
Ölüm varken ben yokum, ben varken ölüm yok”
Farklılıklar ve farkındalıklar... İnsan, ne olduğunu anlamaya çalışmakla mı geçirmeli ömrünü, hayatı kavramaya çalışarak mı, anlam yüklemeye zorlayarak mı yaşamalı?
Sırların keşfine çıkmak, yelken açmak sonsuz gezegene... Şairane değil mi tüm bunlar? Pek tabii şairane; lakin tüm bunları estetikten uzak düşünmek, en azından benim için yavan kalır. İnsan bir kez olsun gerçekliğin çizgisini geçmeye adım attığında, düşünmeye başladığında, farkındalığın o keskin, her şeyi gören bakışlarına hapsolur. Ben tüm bu gerçekliğe kafa yordum yıllardır… İnsan nedir, ne için dünyaya gelir? Kapkaranlık bir dehlizde doğan insan ne ile aydınlanır? Bağlanmış gözlerinde kendi ışığını nasıl yaratır. Doğumdan ölüme kadar uzanan bu sorular silsilesi hiç peşimi bırakmadı.
Ölü Fotoğrafçısı
Ölü fotoğraflarıyla dolu bir stüdyo ve gerçeği bulma çabası içindeki bir fotoğrafçı... Mezara henüz gömülmüş ölüleri topraktan çıkartıp fotoğraf stüdyosuna taşıyan bir sanatçının, tamamlamaya çalıştığı galerisindeki portrelerin hikâyesi... Hayatın anlamını ararken, hayattan vazgeçişi ele alan psikolojik-gerilim türünde tiyatro oyunu.
- Etkinlik Türü Tiyatro